Adet Yerine Kahverengi Akıntı

Adet Yerine Kahverengi Akıntı, Adet yerine kahverengi akıntı genellikle masum nedenlerden dolayı olsa da ara sıra tedavi gerektiren bir durum olmaktadır. Olgun dönemde olan ve rahimle ilgili herhangi bir rahatsızlığı bulunmayan tüm kadınlar, yılın her ayında yumurta hücresinin üretiminin yapıldığı ve ismine menstrüasyon denilen bir dönem yaşamaktadır. Bu yaşanan dönemin bazı aşamalarında rahmin içinde bulunan doku yani rahim mukozasında bulunan bazı hücrelerin kendini yenileme özelliği bulunmaktadır ve bu hücrelere endometrial hücre adı verilmektedir Kendini yenileme evresinde bu hücrelerden eski olanları vücuttan atılmakta ve yerine yenileri oluşmaktadır. Kahverengi akıntının sebepleri arasında da işte bu evre yer almaktadır. Hadiselerin birçoğunda adet döneminde görülen kahverengi akıntı, adet döneminin başında veya sonunda doğal olarak oluşmuş kanın giderildiği eski kan olmaktadır.

Oluşan başka vakaların sebebi ise vajinal kahverengi akıntının yapısı ile ve zamanı ile ilgili olmaktadır. Leke biçiminde oluşan kahverengi vajinal akıntı yumurtlama döngüsünün olağan bir parçasıdır. Bunun yanı sıra, akıcı bir özelliği olan kahverengi vajinal akıntı ise hamileliğin erken ilk işareti olabilmektedir. Yumurta hücresinin üretiminin yapıldığı dönemde, oral kontraseptif isimli haptan kullanan her kadında kahverengi akıntı görülme olasılığı bulunmaktadır. Bu durum hapın alınımının hemen ardından ya da hap vücuttan atılırken olabilmektedir.

Adet dönemi boyunca devam eden kahverengi akıntıların geneli, vücutta kalıp atılması hemen olmayan eski kandan dolayı meydana gelmektedir. Bir önceki adet döneminden kalmış olan kan, bir sonraki adet döneminin başında leke şeklinde gelebilmektedir. Bu dönemin sonuna yaklaşıldığında adet bitiyormuş gibi görülse de kalan eski kan vücuttan tamamen atılamamasından kaynaklı olarak kahverengi lekeler şeklinde kanama olmasına sebep olmaktadır. Adet döneminin gecikmesi de kahverengi ya da kırmızı leke veya akıntılara sebep olabilmektedir. Vajinal kahverengi akıntının başka bir sebebi ise kullanılan doğum kontrol hapları olmaktadır. Doğum kontrol hapları bünyede ciddi farklılıklar olmasına sebep olabilmektedir ve çoğunlukla adet esnasında ya da adet dönemi dışında kahverengi akıntı oluşumuna sebep olabilmektedir. Oral kontraseptif kullanmaya başlayan bir kadında ilk bir ay içerisinde herhangi bir kahverengi akıntı olması halinde o kadının hormonlarını dengede tutabilmesi yaklaşık 6–8 haftalık bir sürede gerçekleşmektedir. Bu durumun kadının doğum kontrol hapını almasının son günlerine denk gelmesi halinde ise kadının olağan adet dönemine geçmesi daha uzun bir zaman içinde gerçekleşebilmektedir. Ancak, kahverengi akıntının birkaç ay devam etmesi halinde kadının bir doktora görünmesi gerekmektedir.

Vajinal akıntının kahverengi kanamalı akıntı şeklinde olması ve akabinde özellikle de ağrı, şişkinlik hissi ya da başla belirtilerin görülmesi halinde ise polip, servikal erozyon veya buna benzer başka durumdan şüphe edilmesi gerekmektedir. Kadınların yumurtlama zamanları genellikle adet döneminin ortalarında olmaktadır ve bu dönemde de aynı şekilde kahverengi vajinal akıntı veya kanama meydana gelebilmektedir. Doğal olarak olması gereken adet yerine kahverengi kan görülmesi ve akışın normalden az olması halinde bu hamileliğin ilk belirtisi olabilmektedir. Aktif bir cinsel hayatı olan ve bu durum ile karşılaşan kadınların bir gebelik testi yaptırması ve bu durumdan emin olması gerekmektedir. Bu belirtilerin karnın alt kısmında keskin bir ağrıyla birleşmiş olması halinde ise bu durum ektopik gebeliğin belirtisi olabilmektedir ve bu durumla karşılaşan kadının en kısa zamanda bir Uzman doktorla görüşerek tedavi görmesi gerekmektedir. Kahverengi akıntı ciddi sorunların belirtisi de olabilmektedir. Özellikle de akıntının pıhtılaşma şeklinde olması ile karın ağrısı veya karın bölgesinde şişlik olması büyük olasılıkla bir enfeksiyon belirtisidir. Bu akıntının sebebi aynı zamanda menopoz başlangıcı veya servikal kanser, mantar ya da rahim ağzında yara ve benzeri ciddi sorunlar da olabileceğinden dolayı bir doktorla görüşmeden karar verilmemesi en doğrusudur.